Biliyor Muydunuz?


TÜRKLERİN TEDAVİ EDİLEMEYEN HASTALIKLARI

01- Kardan adama tekme atma veya bozmaya çalışma hastalığı ,

02- Yeni atılmış bir betona basma ve isim yazma hastalığı ,

03- Gazete ve dergilerdeki resimlere sakal, bıyık ve gözlük yapma hastalığı ,

04- En iyi arabayı ben kullanıyorum zannetme hastalığı ,

05- Kar topunun içine buz koyma hastalığı ,

06- Cep telefonu kullanımının yasak olduğu ortamlarda ille de görüşme yapma hastalığı ,

07- Belediyenin duraklara koyduğu saatlerin yelkovan ve akrebini sökme hastalığı ,

08- Kumsalda Deve güresi yapma hastalığı,

09- şahin marka arabayı , Doğan görünümlü yapma hastalığı,

10- Ağaçlara ve parktaki banklara kalp ve isim baş harfi kazıma hastalığı,

11- Derslerini çalışıp sınıfını geçenleri inek sanma hastalığı,

12- Mesleğimizdeki unvanımızı İngilizce olarak söyleme hastalığı,
13- Tiki olan insanların tikleri ile uğraşma hastalığı,

14- İskambil kağıtlarından kule yapan birinin kulesini bozmaya çalışma hastalığı,

15- Cep telefonu ile bağıra bağıra konuşma hastalığı,

16- Reklam için duvarlara veya panolara yapıştırılan afişleri yırtma hastalığı,

17- Tuvalet duvarlarını defter sanma hastalığı,

18- Otobüs duraklarına "Ateşli sevişirim beni ara" yazma hastalığı,
19- Trafikte bizi geçen bir Arabayı mutlaka yakalayıp onu geçmeyi ilke sayma hastalığı,

20- Sinyal verir vermez şerit değiştirip, kazaya sebebiyet verdiğimizde sinyal verdik görmüyon mu deme hastalığı,

21- Ara yollardan ana yola çıkacak araca yol vermeme hastalığı,

22- Ünlü birini gördüğümüzde ona el sallama hastalığı,

23- Ünlü birini gördüğümüzde onunla fotoğraf çektirip çok samimiyiz havası verme hastalığı,

24- Yasamadığımız bir şeyi yasamış gibi anlatıp ona kendimizi inandırma hastalığı,

25- Otobüs durağa yanaştığında ille de ön kapıdan inmeye çalışma hastalığı,

26- Otobüs koltuklarını yırtma ve üzerlerine acayip acayip yazılar yazma hastalığı,

27- Minibüs şoförüyseniz beğenmeseniz bile mutlaka kral FM dinleme hastalığı,

28- Trafikte kırmızı ışıkta dururken, yeşil ışık yanar yanmaz kornaya basma hastalığı,

29- Trafikte kırmızı ışıkta dururken burun karıştırma hastalığı,

30- Kimsenin herhangi bir konu hakkında bilgisi olmadığını anladığımız anda o konu hakkında atıp tutma hastalığı,

31- Elektrik, su, doğalgaz, vergi, trafik cezası vb.. faturaları son gününde ödeme hastalığı,

32- Kar yağdığında eve bolca ekmek alma hastalığı,

33- Grup halinde bir meydana konan güvercinlerin üzerine koşup onları kaçırmaya çalışma hastalığı,

34- Evli olanların bekarlara sakin ha evlenme demesi hastalığı,

35- Ayni filme giden insanların filmden çıktıktan sonra filmi birbirlerine anlatmaları hastalığı,

36- Eline silah geçen birinin hemen o silahla saka yapma ihtiyacı duyması hastalığı,

37-Arabayla yolda giderken tanıdık birini görünce arabayı şakadan onun üzerine doğru sürme hastalığı,

38- Takım elbise giyince elini cebe sokma hastalığı,

39- Tuttuğu takım galip gelince havaya silah sıkma hastalığı,

40- Meslek arkadaşlarına mesleki sakalar yapma hastalığı


TÜRKLER TARAFINDAN İCAT EDİLMESİ BEKLENEN ŞEYLER

— Bitmeyen piknik tüpü

— Sigara cepli çorap

— Topuğu basık ayakkabı

— Köpüklü su musluğu ve şampuan konulan şofben

— Elektrik sayacı durduracağı

— Döner pişiren mikrodalga

— Laf atan korna

— Otomatik Mangal

— Minibüs arkasından para uzatmak için şoförün yanına kadar uzanan demir

— Güdümlü anne terliği

— Kurban kesme makinesi

— Basamakta durana çarpmayan otomatik kapı

— Otobüste yan koltukta oturan kişinin gazetesini rahat bir şekilde okuma imkanı veren zoom'lu gözlük

— Düğmesine basıldığında 'du-lu-luu' sesi veren akbil taklidi anahtarlık

— Ağza takılan ve dişlerle şişe kapağı açmayı kolaylaştıracak açacak

— Polis kontrolünden 300 metre önce kendiliğinden takılan emniyet kemeri 
Hala bekar olmanızın 5 nedeni

HALA BEKAR OLMANIZIN 5 NEDENİ

Sürekli yeni birileriyle tanışıyor, fakat ilk buluşmadan öteye bir türlü geçemiyorsunuz. O zaman bu yazımız tam size göre.


İlk buluşmalardan artık bıktınız ve uzun bir ilişki yaşamak istiyorsunuz. Hayatınızın erkeğinin gelip sizi bulma zamanı geldi; ama o hala ortalarda yok. Sabrınız tükenmeye başlıyor ve ümidinizi yitiriyorsunuz. Üzülmeyin! Bunun yerine hala bekar olmanızın olası 5 nedenini öğrenin ve kendinizi değiştirin..

1.Eğer gerçek aşkı asla bulamayacağınızı düşünüyorsanız, bulamazsınız:

Siz oturup karalar bağlarken ve aşkın gelip sizi bulmasını beklerken, belki de o yanınızdan geçip gitti bile. Sizse gözlerinizi sabitlediğiniz o noktadan kaldırıp bakmadığınız için onu göremediniz. Hayatınızın aşkını bulmayı saplantı haline getirmeyin ve açık fikirli olun. Bir erkeğe saplanıp, onu sevebileceğiniz hale getirmeye çalışmayın, bunun yerine zaten sevdiğiniz gibi olan başka bir erkek bulun, yani hayallerinizdeki erkeği.

Siz istediğiniz gibi birinin sizi asla bulmayacağını düşünürken, farkında olmadan sevilmeye layık olmadığınız hissine kapılıyorsunuz. Bu hataya düşmeyin, dışarıda bir yerlerde sizi çok fazla sevecek bir erkek var. Bu yüzden bir günlük tutmaya başlayın ve her akşam günlüğünüze sevilmeye değer bir yanınızı yazın. Bu güveninizi yerine getirecektir.

2.Kötü çocuk tutkusundan kurtulun:

Kadınların asi ve bağlanmayı sevmeyen erkeklerden hoşlandığı bir sır değil. Çoğu kadın kendini üzen ve onunla az ilgilenen erkeği daha çekici bulur. Kaçan kovalanır misali, bu tür erkeklerin peşinde koşar. Ama sağlam bir ilişkiniz olmasını istiyorsanız, bu tutkudan kurtulun. Size iyi davranan, sizi seven erkekleri değerlendirmeye alın. Göreceksiniz bu sizi daha mutlu edecek. Her kadın değişik karakterli ve gizemli bir erkekle beraber olmak ister, fakat bu tür erklerle sonu evliliğe uzanan bir yola çıkmak mümkün değildir.

3.Aşk erkeğinizi kendinize bağlamanız demek değildir:

Çoğu kadın ilişkilerinde aynı hataya düşüyor. Bir erkekle beraber olduklarında, sevgililerinin veya eşlerinin boş olan her saniyesini kendileriyle geçirmesi gerektiğini düşünüyor. Erkek arkadaşı arkadaşlarıyla vakit geçirmek istediğinde ya da evde oturup maç izlemek istediğinde de sorunlar çıkarıyor. Siz bu hataya düşmeyin, evlilik ve aşk eşinizin sizin dizinizin dibinde oturması demek değildir, onun da kendi hayatın olması gerektiğini bilin ve saygı gösterin. Aksi taktirde yine yalnız kalabilirsiniz.

4.Esprilerinizden bazılarını sevgilinize ayırın:

Size gerçeküstü gelebilir fakat insan aynı olayı günde birkaç kez anlatacak enerjiyi her zaman kendinde bulamaz. Eğer siz bütün sıkıntılarınızı, dertlerinizi ya da komik olaylarınızı işyerindeki arkadaşlarınızla paylaşırsanız, akşam eve gittiğinizde eşinize anlatacak pek bir şeyiniz kalmaz. Bu da ilişkinizi zedeleyebilir. Size komik gelebilir ama bu da bir çeşit aldatmadır. Siz bütün sırlarınızı iş arkadaşlarınızla ve ya komşularınızla paylaşarak, sevgilinizi duygusal anlamda kendinizden uzaklaştırırken, diğer insanları yakınlaştırıyorsunuz. Bu da bir çeşit ihanet sayılır. Ona hayatınızda ne kadar çok yer kapladığını ve ne kadar önemli olduğunu hissettirmelisiniz.

5.İnatçı ve ısrarcı olmayın:

Özellikle haksızken haklı olduğunuzu iddia etmeyin. Tartışmalarınızda birbirinizi dinleyin ve kendi bildiğinizi okumayın. Örneğin önemli bir şeyi ona söylemeyi unuttuğunuzda hatanızı kabullenin, üstüne gidip onu haksız duruma düşürmeye veya yaptığınızın o kadar da büyük bir şey olmadığını kanıtlamaya çalışmayın. Bu kavgaların daha da uzamasına neden olacaktır. Özür dilemesini bilin, böylelikle her şey daha kolay tatlıya bağlanır. Her zaman özrü ondan bekleyemezsiniz

DÜNYANIN ENLERİİ
Dünyanın en soğuk yeri: Vostock-89,2 C

Dünyanın en kalabalık ülkesi: Çin–1.237.000.000 kişi

Dünyanın en geniş ülkesi: Rusya–10.610.083 km²

Dünyanın en küçük ülkesi: Vatikan–0.272 km².

Dünyanın en kalabalık şehri: Tokyo-Japonya–26.500.000 kişi

Dünyanın en uzun binası:SuyongBayTower-Güney Kore:88 kat 462 m.

Dünyanın en uzun demiryolu tüneli: Seikan-Japonya–53,9 km.

Dünyanın en uzun karayolu tüneli: St.Gotthard-İsviçre-16.4 km.

Dünyanın en uzun kanalı: Panama kanalı-Panama–81,5 km.

Dünyanın en uzun köprüsü: Akashi-Japonya–1.990 m.

Dünyada en çok konuşulan dil: Çince (mandarin)-885.000.000 kişi

Dünyanın en çok ülke ile sınırı olan ülke: Çin (15 ülke ile sınırı var)

Dünyanın en yüksek yerleşim yeri: Webzhuan, Çin-Rakım: 5.090 m.

Dünyanın en alçak yerleşim yeri:Calipatria,Kaliforniya-Rakım:-54m.

Dünyanın en uzun kesintisiz sınırı: ABD-Kanada sınırı.

Dünyanın en yüksek şelalesi: Angel-Venezuela–1.000 m.

Dünyanın en büyük nehri: Nil-Afrika

Dünyanın en yüksek dağı: Everest-Asya–8.848 m.

Dünyanın en büyük çölü: Büyük Sahra Çölü-Orta/Kuzey Afrika

Dünyanın en büyük yanardağı: Tambora-Endonezya

Dünyanın en büyük mağarası: Carlsbad Mağarası-New Mexico, ABD

Dünyanın en büyük gölü: Hazar Denizi-Orta Asya–394.299 km²

Dünyanın en büyük adası: Grönland-Kuzey Atlantik–2.175.597 km²

Dünyanın en sıcak yeri: Al’Aziziyah-Libya–57,7 C

Dünyanın en rüzgarlı yeri Honolulu, Hawaii’dir.

(Tespit edilen en yüksek değer: 380 kmh/236 mph)
Dünyanın en büyük piramidi Meksika’da Cholula de Rivadabia‘da bulunur. Aztek’lere ait piramit 182 107 metrekare alan üzerine kurulmuştur ve yüksekliği 54 metredir.

Dünyanın en yüksek arkeolojik alanı Şili ile kuzeybatı Arjantin arasındaki sınırdaki Andes Dağlarındaki dünyanın ikinci yüksek yanardağı Cerro Llullaillaco‘nun tepesinde 6.743 metre yüksekliğindedir.

Dünyada en şiddetli deprem 22 Mayıs 1960′da Güney Şili‘de 9,5 Richter ölçeğinde meydana gelmiştir. Sekiz yanardağ patlaması olmuş, deprem sırasında oluşan tsunami, Pasifik Okyanusu’nu aşarak Hawaii ve Japonya’ya kadar etkili olmuştur.
En sulu gezegen olan dünyada, güneş enerjisi okyanuslardaki suyu buharlaştırır, sonra yağmur olarak karaya yağarak nehirlere ve okyanuslara geri döner. Bu döngü milyonlarca yıldır devam ediyor ve günde yaklaşık 136 trilyon litre su yeryüzüne iniyor.
Dünyanın en hızlı hayvanı pirelerdir. Pireler, 3 milimetrelik boylarına karşın bir sıçrayışta 500 mm’lik bir uzaklığa erişebilirler ya da 300 mm’lik bir yüksekliğe ulaşabilirler. Bir insan bu performansı gösterecek olsa 250 metre uzaklığa ve 150 metre yükseğe sıçrayabilir. Pireler dünya rekortmenleridir. Başka hiçbir hayvan kendisinden 100 defa daha uzağa ve 30 defa daha yükseğe sıçrayamaz.

Dünyanın en zengin üç insanı Bill Gates, Warren Buffet ve Paul Allen‘dir. Bu üçlünün toplam geliri, dünyanın az gelişmiş 43 ülkesinin milli gelirinin toplamından daha fazla. Çoğu Afrika’da bulunan bu ülkelerde toplam 600 milyondan fazla insan yaşıyor.
Dünyanın en zengin üç ülkesi Kanada, Norveç ve ABD‘dir. Bu üç ülkenin ortalama geliri, dünyanın en fakir 5 ülkesinin ortalama gelirinden 74 kat daha fazladır. Kanada, Norveç ve ABD, zenginlik sıralamasının en üstünde yer alırken, Sierra Leone, Nijer ve Etiyopya en altında yer alıyor.
---BEYNİNİZİN HANGİ TARAFI DAHA ÇOK GELİŞMİŞ---

1-Okuldayken hangi dersleri daha çok severdiniz?
    a) Türkçe, Resim, Sosyal vb.
    b) Fenle ilgili olanları

2-Hangi tip sporları yapmaktan hoşlanırsınız?
   a) Tek başına yapılan sporları
   b) Takım sporlarını

3-Gördüğünüz rüyaları ne sıklıkta hatırlarsınız?
   a) Çoğunlukla hatırlarım
   b) Ender olarak hatırlarım

4-Ellerinizi ve mimiklerinizi konuşurken ne kadar kullanırsınız?
   a) Çok kullanırım
   b) Çok az kullanırım

5-İki elinizin parmaklarını birbirine geçirerek kapatın. Hangi elinizin baş parmağı üstte kalıyor?
   a) Sağ
   b) Sol

6-Şu an saatin kaç olduğunu tahmin edin, şimdi saate bakın, yanılma payınız ne kadar?
   a) On dakikadan fazla
   b) On dakikadan az

7-Aşağıdakilerden hangisini daha kolay hatırlarsınız?
   a) İnsanların yüzlerini
   b) İnsanların isimlerini

8-İki gözünü açık tutarak elinizde ki kalemi, bir cam kenarı veya kapı kenarı ile hizalayın. Önce sol gözünüzü, sonra sağ gözünüzü kapatın. Hangi gözünüzü kapatınca kalem daha az oynuyor?
   a) Sol gözümü kapatınca
   b) Sağ gözümü kapatınca
***********************************************************

---"A" ların sayısı fazla ise, SAĞ beyniniz daha gelişmiştir...
---"B" lerin sayısı fazla ise, SOL beyniniz daha gelişmiştir...

***********************************************************

***Ben SAĞ beyinli biriyim, çünkü...
-hayal ederim
-duyduklarımı unutmam
-hissederim
-koku alma tad alma benim için çok önemlidir
-sezgilerimi kullanırım
-iç güdülerim kuvvetlidir
-yeni şeyler üretirim
-subjektifim
-boyutları iyi algılarım
-ritim duygum gelimiştir
-bir bütün olarak görürüm
-duygularımla hareket ederim...

********************************************************

 ***Ben SOL beyinli biriyim, çünkü.....
-mantık yürütürüm
-lineer düşünürüm
-sınıflandırır-isimlendirir
-dizer listeler yaparım
-analiz ederim
-yapı incelerim
-matematiksel işlemler yaparım
-bilinçli hareket ederim
-dili doğru kullanırım
-detayları görürüm
-inceler ve odaklanırım
-bütünü değil parçayı görürüm
-sistemli ve disiplinli çalışırım
-objektif davranırım...



AYAKKABI NUARASI İLE YAŞINIZI BULUN 

Ayakkabı numaranızı 5 ile çarpın.
Cıkan sonuca 50 ekleyin.
Cıkan sonucu 20 ile çarpın.
Cıkan sonuca 1007 ekleyin.

Ve son olarak dogum yılınızı cıkarın.

İlk iki rakam ayakkabı numaranız, son iki rakam yaşınız.

dogrumu arkadaşlar cevablarınız bekliyorum...
HANGİ RENK NEYİ İFADE EDİYOR

KIRMIZI:

Bu renk canlılık ve dinamizmle ilgili bir renktir. Mutluluğu temsil eder. Kırmızı renk, fiziksel olarak; ataklığı, canlılığı ve duygusal bağlamda; bir işi sonuna kadar götüren azmi ve kararlılığı gösterir.

İştah açar. O yüzden dünyadaki gıda firmalarının çoğu logosunda kırmızıyı kullanır. Kırmızı tansiyonu yükseltir, kan akışını hızlandırır. Yanlış bir inanış vardır; boğaların kırmızıya saldırdığı sanılır. Oysa boğalar renk körüdür. Kırmızıya değil, kendilerine sallanan koyu renkli beze saldırır.

YEŞİL:

Duygusal olarak bizi en çok etkileyen bir organımız olan kalp organının , bu rengin yaydığı enerji alanında olduğu düşünülür. Doğanın ve baharın rengidir. Güven veren renktir. O yüzden bankaların logolarında hakim renktir. Yeşil yaratıcılığı körükler. Bu yüzden büyük lokanta mutfaklarında yeşil tercih edilir. Hastanelerde de yeşil rahatlatıcı özelliği nedeniyle kullanılır. Yeşil alanda insanların daha az mide rahatsızlığı çektiği saptanmıştır.

SİYAH:

Duygusallığı ve hüznü simgeler. Gücü ve tutkuyu temsil eder. Bizde ve batıda siyah matemi temsil ederken, Japonya'da siyah mutluluktur. Siyah fonda kullanılırsa karamsarlığı çağrıştırır. Einstein konsantre olabilmek için perdeleri siyah, gün ışığı olmayan odaları tercih ederdi.

MAVİ:

Vücudumuzda boğaz bölgesini yansıtan bir renktir. Mavi renk gökyüzünün ve geniş ufukların, denizin simgesidir. Sınırsızlığı ve uzak bakışlılığı simgeler. Huzuru temsil eder ve sakinleştirir. Araplar mavinin kan akışını yavaşlattığına inanır, nazar boncuğu o yüzden mavidir. Batıda intiharları azaltmak için köprü ayaklarını maviye boyarlar. Duvarları mavi olan okullarda çocukların daha az yaramazlık yaptığı saptanmıştır.

LACİVERT:

Kozmik renk olarak kabul edilir; sonsuzluğu, otoriteyi, verimliliği simgeler. O yüzden dünyadaki firmaların yarıdan fazlası logolarında laciverdi kullanır. Lacivert giyen kişiler kendilerini çok daha karizmatik ve inandırıcı hissederler. İnsanların üzerinde başarılı ve güçlü imajı bırakır.

MOR:

Eskiden beri ihtişam ve lüksün son basamağı olarak düşünülür. Tarih , yüksek sınıfların, saray mensuplarının daima morla bezendiklerini kaydeder. Nevrotik duyguları açığa çıkardığından, insanların bilinçaltını korkuttuğu saptanmıştır. İntihar edenlerin beğendiği renktir.

PEMBE:

Uyum ,neşe , şirinliğin ve sevginin simgesi. Rahat hissettiren ve dinlendiren bir renktir. Bu yüzden bazı büyük mağazalar tezgahtarlarına pembe üniforma giydirir ki, müşteriler kendilerini rahat hissetsin diye. Pembe aynı zamanda çocuk rengidir.

SARI:

Sarı zeka , incelik ve pratiklikle ilgilidir. Toplumsal yaşamı ve birlikte çalışmayı yansıtan bir anlamı vardır. Geçiciliğin ve dikkat çekiciliğin sembolüdür. Dikkat çekiciliğinden dolayı dünyada taksiler sarıdır. Sarı ayrıca hüzün ve özlemin rengidir. Sonbaharın tüm hüzünlü güzelliğinde onun her rengini izlemek mümkündür.

BEYAZ:

Temizliği ve saflığı temsil eder. İstikrarı, devamlılığı simgeler. Politikacılar beyazı pek severler, çünkü temiz, dürüst izlenimi vermek isterler...

KAHVERENGİ:

Gerçekçiliğin, plan ve sistemin rengidir. Kansas Ünv.'de bir sergide, duvarların rengi değiştirilebilir hale getirilmiş. Fonda beyaz kullanıldığında insanlar sergide yavaş hareket etmiş. Fon kahverengiye döndüğünde ise insanlar müzede daha çok yeri daha az zamanda gezmişler. Kahverengi insanı hızlandırır. Bu yüzden fastfoodlar iç mekanda kahverengi kullanır. Kahverengi toprak rengidir. Kıyafetlerde pek tercih edilmez, çünkü kahverengi giyen insanlar kalabalıkta dikkat çekmezler. 

ŞEHİRLERİMİZİN  ANLAMLARI
Trabzon

"Trapezus" sözcüğünden gelir. Anlamı dörtköşe'dir.

Tunceli

Burada bazı maden yataklarının bulunmasından dolayı şehre Tunceli adı verilmiştir. Yani tunçülkesi demektir.

Sakarya

Adını sınırları içinden geçen Sakarya nehrinden alır

Samsun

Eski adı "Amisos"dur. Samsun ismi bu kelimenin halk arasından değiştirilmesidir.

Sivas

Adının nereden geldiği konusunda her hangi bir kayda rastlanmamıştır.

Siirt

Siirt adının Keldani aslından geldiği ve şehir anlamına geldiği söylenir. Diğer bir ravayete göre ise Sert kelimesinin bozulmuş şeklidir.

Rize

Kafkas kökenli bir kelime olduğu sanılmaktadır.

Ordu

Eski adı "Kotyora"dır. Halk tarafından bu isim değişikliğe uğramıştır.

Niğde

İlkçağda bölgede Nagdoslular adlı bir kavim yaşadığından bu şehre isimlerini vermişler. Arap kaynakları şehre "Nekide veya Nikde" demişlerdir. Halk ise şehre Niğde adını vermiştir.

Nevşehir

Onsekizinci yüzyıla kadar şehir bir köydü ve adı "Muşkara" idi. Daha sonra Nevşehirli Damat İbrahim Paşa köyünü geliştirdi ve yeni şehir anlamında Nevşehir adını verdi.

Malatya

Hititler döneminde buranın adı "Meliddu"dur. Halk tarafından Malatya olarak değişmiştir.

Manisa

Yunanca Magnesya'dan gelmiştir. Türkler burayı alınca Manisa olarak şehrin ismini değiştirdiler.

Mardin

Mardin adı Süryanice'de Marde'den geldiği rivayet edilir. Romalılar "Maride" Araplar ise "Mardin" adını vermişlerdir. Diğer bir rivayet göre ise FORUM KURALLARINA GÖRE SİYASET YASAKTIRçedeki Mer-din yani erkek, yiğit -görmek kelimesinden geldiği söylenmiştir.

Muğla

Eski adı "Mobolla"'dır. Türkler buraya daha sonra Muğla demişlerdir.

Muş

Bir rivayete göre süryanice'deki suyu bol anlamına glene Muşa'dan diğer bir rivayete göre ise Şehrin kurucusu "Muşet'den gelmiştir

Karaman

İlk ismi Laranda'dır. Selçuklu ve Osmanlılarda ki ismi Larende idi. Karamanoğullarının başkenti olduğundan buraya daha sonra Karaman adı verildi.

Kahramanmaraş

Asıl adı Markasi'dir. Halk dilinde Maraş olarak değişmiştir. Kurtuluş savaşında Fransızlara karşı şehirlerini kahramanca savunduklarından meclis tarafından ll Şubat 1922'de kahraman ünvanı verildi.

Kars

MÖ: 130-127 yılında buraya yerleşen Karsak oymağından dolayı şehre kars adı verilmiştir. Kars kelimesinin anlamı ise deve ya da koyun yününden yapılan elbise veya şal kuşağı anlamına gelir.

Kastamonu

Şehrin eski adı "Tumana"dır. Buraya daha sonra Gas-Gas isimli bir kavim yerleşti. İşte Kastamonu Gas ve Tuman'ın birleşmesinden meydana gelmiştir.

Kayseri

Romalılar Mazaka adlı şehri alınca buraya Kaysarea adını verdiler. Yani İmparator şehri anlamına gelir. Daha sonra Kayseri olarak halk arasında yayıldı

Kırşehir

Kır ve Şehir kelimesinin birleşmesinden oluşmuştur.

Kocaeli

Orhan gazi döneminde bu bölgeyi feth eden Akçakoca isimli komutandan dolayı buraya Kocaeli denildi.

Konya

İsa'dan önce 47-50 ve 53 yıllarında Hıristiyan azizlerinden St. Paul burayı ziyaret etti ve şehir önemli bir dinsel merkez olarak gelişti. Bu nedenle Hıristiyanlar ona, "İsa'nın tasviri" anlamına gelen "ikonyum" adını verdiler. Abbasiler burayı alınca "Kuniye'ye" çevirdiler. Türkler bu ismi Konya olarak değiştirdi.

Kütahya

Frigler buraya "Katyasiyum veya Katiation" adını vermişlerdir. Daha sonra yöre halkı buraya Kütahya demiştir

İstanbul

MÖ. 658 yılında Megara kralı Byzas tarafından kurulduğundan bu şehre kurucusundan dolayı Bizantion adı verilmiştir.
Roma imparatoro Marcus Avrelius döneminde imparatorun manevi babasının adıyla "Antion" olarak anıldı.
Bizans İmparatoru Konstantin bu şehri yeniden kurunca buraya kendi adını verdi. Şehre "Konstantin veya Konstanpolis" adı verildi. Araplar "Kostantiniye, Romalılar Konstantinopolis" demişlerdir. Daha sonra bu ismin kısaltılmış şekli olan "Stin-polis" deyimi kullanıldı. İşte İstanbul bu "Stin-Polis" şehrinden türetildi.
Türkler burayı alınca Müslüman şehir anlamında "İslambol" adını verdiler. Fakat daha sonra İstanbul olarak değiştirildi.

İzmir

Şehrin asıl adı "Smyrna"dır. İzmir kelimesi smyrna'nın halk arasındaki kullanış şeklidir. Homeros destanlarında bu kent ismini Kıbrıs Kralı Kinyras'ın kızı Smyra'dan alır ve tanrıça Artemis İzmirli'dir. Kimi kaynaklara göre de, İzmir şehrini ilk kuran Hititler değil, Amazonlar'dır. (Hititler de buraya Navlühun adını vermişlerdir.

Gaziantep

Şehrin eski adı Ayıntab'dır. Kelime anlamı, pınarın gözü demektir. Halk bunu Antep olarak değiştirmiştir. Halk Kurtuluş savaşında Fransızlara karşı başarılı bir savaş verince 6 Şubat 1921'de çıkartılan bir yasayla Gazi ünvanı verildi.

Gümüşhane

Burada daha önceleri gümüş madenleri olduğundan, bu şehre Gümüşhane denilmiştir

Edirne

Romalılar döneminde imparator Hadrianus tarafından kurulduğu için şehir "Hadrianopolis" dını alır. Hadrianus'un şehri anlamına gelen bu sözcük, sonradan değşimlere uğrayarak Edirne halini aldı.

Elazığ

1834 yılında Mezra denilen yerde kuruldu.1862 yılında buraya o sıradaki padişah Abdülaziz'in onuruna "Mamuretülaziz" adı verildi. Bu ismi uzun bulan halk onu Elaziz olarak kısalttı. 1937 yılında Elazığ'a çevrildi.

Erzincan

Erzincan ovasından adını alır. Ezirgan diye halk tarafından söylenir. Buranın eski adı Eriza'dır.

Erzurum

Ardı Rum kelimesinden gelir. Yani Rum toprağı demektir. Diğer bir rivayete göre de Selçuklular buraya Erzen-Rum demişlerdir. Erzen darı demektir. Şehir o zamanlar bir tahıl ambarı olarak kullanılmıştır.

 
Eskişehir

Eski adı Doylaion'dur. 1080 yılında Türkler burayı ele geçirdi. 1175 yılında burasını Bizans geri aldı. Kılıçarslan bu şehri daha sonra geri alınca, ona "Bizim eski Şehrimiz" anlamına gelen Eski Şehir adını verdi.

Diyarbakır

Bakır ülkesi anlamına gelmektedir. Bu ismin kaynağı Diyar-ı Bekir'dir. Bekir'in memleketi anlamına gelir. Bunun nedeni de Bekir b. Va'il adlı Arap göçebe boyunun buraya yrleşmiş olmasından kaynaklanır. Diyarbakır'ın eski adı Amid veya Amed'dir. Gelen veya bizim anlamına gelir. Dede Korkut kitabında Amid'e Hamid de denilmiştir.

Denizli

Deniz-ili kelimelerinin birleşmesinden oluşmuştur. İl eski Türkçe'de ülke, memleket anlamına gelir. Yani deniz memleketi denilir.Bir diğer rivayete göre de kelimenin aslı domuz-ili'dir. Bu da bölgede domuz çokluğundan kaynaklanmaktadır.

Çanakkale

Marmara ve Ege denizlerini birleştiren Boğaz'daki şehir ve kasabaların en büyüğü ve il merkezidir. Boğazın doğu kıyısında ve en dar yerinde kurulmuştur. Burada denizini şekli tıpkı bir çanağı andırır. Bugünkü ismini buradan alır.

Çankırı

İlkçağda "Gangra" kalesinin eteğinde kuruldu. İsmini Gangra kalesinden alan Çankırı'ya yakın zamana kadar Çangırı ve Çenğiri deniliyordu.

Çorum

Rivayete göre Çoğurum kelimesinden türetilmiştir. Bu da bölgede zamanında Rumların çoğunluğu oluşturmasından kaynaklanmaktadır.

BURSA

Eski çağlardaki Bitinya bölgesinin başkentidir. Buraya kurucusu Bitinya kralı Prusias'ın adı verildi. (MÖ:ll.yüzyıl)

BURDUR

Eski adı Askaniya'dır. İsmini yanında kurulmuş olduğu Burdur gölünden alır.

BOLU

Önceleri Bithynion Romalılar döneminde ise Claudiopolis adı verildi. Türkler burayı alınca Claudiopolis sözcüğünü kısaltıp sadece polis dediler. Daha sonra bu da halk dilinde değişerek Bolu oldu.

BİTLİS

Kimi tarihçilere göre, "Bageş" ya da "Pagiş" sözcüklerinden türemiştir. Kimilerine göre de Büyük İskender'in komutanı "Lis" ya da "Badlis" burada bir kale kurmuş. Bitlis sözcüğü bu komutanın isminden kaynaklanıyormuş.

BİNGÖL

Buradaki bir çok göllerden dolayı bu isim kendisine verildi.

BİLECİK

Bizanslılar döneminde burada Bilekoma adlı bir kale vardı. Osman bey burayı alınca bu adı Bilecik olarak adını verdi.

BAYBURT

Eldeki kaynaklara göre kasabanın ortaçağdaki adı "Paypert" ya da "Pepert" idi. Bayburt adı buradan gelmektedir.

BALIKESİR

Şehrin adının eski hisar anlamına gelen Paleokastio'dan türediği sanılmaktadır. Halk arasında dolaşan bir söylentiye göre de balı çok anlamına gelir. Çünkü Kesir Arapça'da çok anlamına gelmektedir

AĞRI

İsmi sınırları içindeki "Ararat" dağından alır. Çok eski çağlarda yeryüzü korkunç bir su baskınınına uğradı.(Nuh Tufanı) Nuh peygamber bütün canılardan bir çifti alarak bir gemiye bindirdi. Gemi Cudi (İslam kaynaklarına göre) (Hristiyan kaynaklarına göre de Ararat - Ağrı) dağına kondu. Ararat, önce aran sonra da Ağrı adını aldı.

AKSARAY

Selçuklu Sultanı İzzettin Kılıçarslan, şehirde cami, medrese, kümbetler ve büyük ve beyaz bir saray yaptırdı. Şelir "Aksaray" adını işte bu beyaz saraydan aldı.

AMASYA

Amasya şehrini tarihçi Strabon'a göre Amazon karalı Amasis kurdu ve ona Amasis kenti anlamına gelen "Amasesia" ismini verdi.

AYDIN

İlk olarak Argoslar tarafından kuruldu. Anadolu beylerinden Aydınoğlu Mehmet bey'den aldı. Aydın, Mehmet beyin babasının ismidir.

ARTVİN

İskitler tarafından kuruldu. Artvin sözü iskitçe'dir.

ANTALYA

MÖ ll.ci yüzyılda Bergama karalı Attalos ll tarafından kuruldu. Şehir önceleri ismini kurucusundan aldı ve Attaleia adıyla anıldı. Daha sonra bu isim Adalia, Antalia ve en son Antalya şekline dönüştü.

ANKARA

İslam kaynaklarında Ankara'nın adı Enguru olarak geçer. Kimilerine göre Ankara sözü Farsça "Üzüm" anlamına gelen Engür'den, ya da Yunanca'da Koruk anlamına gelen"Aguirada'dan türemiştir.
Bazılarına Hint-Avrupa dillerindeki "Eğmek" anlamına gelen Ank ya da Sankskritçe de; "Kıvrıntı",, anlamına gelen ankaba'dan veya Latince'den çengel anlamına gelen uncus'dan türediği ileri sürülmektedir. Frig dilinde Ank "engebeli, karışık arazi anlamına gelir." Şehrin diğer isimleri; Ankyra, Ankura, Ankuria, Angur, Engürlü, Engürüye, Angare, Angera, Ancora, Ancora ve son olarak Ankara şeklini almıştır.

ANTAKYA

MÖ 300 yıllarında Makedonya Kralı Seleukoz bu yörede Antakya'yı kurdu ve şehre babasının ismi olan Antiokhia adını verdi. Zamanla büyüyen kent, başkent halini aldı.

AFYONKARAHİSAR

Afyon türkülerinde sık sık "Hisar" sözcüğü geçer. "Hisarın bedenleri çevirin gidenleri" Bu hisar sözcüğünün Afyon türkülerinde sık sık yinelenmesi nedensiz değildir. Eski adı Akroenos olan şehri Selçuklular uzun süren bir kuşatmadan sonra ele geçirdiler. "Hisar" kuşatma anlamına gelir. Acılarla elde edilen yere "Karahisar" dediler ve orada, kara taşlardan bir kale kurdular. Onaltıncı yüzyılda bölgede afyon yetiştirlmeye başlayınca, Karahisar'ın başına bir de Afyon eklendi ve şehir "Afyonkarahisar" adını aldı.

ADAPAZARI
Bu ilimize Adapazarlılar kasaca Ada der. Çünkü Sakarya ve Çark suyu arasında yer alan şehir, tıpkı bir adayı andırır. "Pazar sözüne gelince: Burası onyedinci yüzyılda yörenin Pazar yeriydi. İşte, Adapazarı bu iki sözcüğün "Ada" ve "Pazar" sözcüklerinin birleşmesinden oluştu. Adapazarı, Sakarya ilimizin merkezidir

HANGİ OTSUNUZZ ?

bakalım hangi otsunuz?
ocak 1 - 9 --- isırgan otu
ocak 10 - 24 --- ebemgümeci
ocak 25 - 31 ---dereotu
şubat 1 - 5 --- bildiğimiz ot
$ubat 5 - 21 --- maydanoz
$ubat 22 - 28 --- kıvırcık
mart 1 - 12 --- sarmaşık
mart 13 - 15 ---dereotu
mart 16 - 23 ---ebemgümeci
mart 24 - 31 --- bildiğimiz ot
nisan 1 - 3 --- isırgan otu
nisan 4 - 14 ---kıvırcık
nisan 15 - 26 ---ebemgümeci
nisan 27 - 30 --- maydanoz
mayıs 1 - 13 --- sarmaşık
mayıs 14 - 21 ---Çimen
mayıs 22 - 31 ---dereotu
haziran 1 - 3 --- ebemgümeci
haziran 4 - 14 ---maydanoz
haziran 15 - 20 --- isırgan otu
haziran 21 -24 ---sarmaşık
haziran 25 - 30 --- bildiğimiz ot
temmuz 1 - 9 ---ebemgümeci
temmuz 10 - 15 --- isırgan otu
temmuz 16 - 26 ---Çimen
temmuz 27 - 31 --- bildiğimiz ot
agustos 1 - 15 ---sarmaşık
agustos 16 - 25 ---ebemgümeci
agustos 26 - 31 --- maydanoz
eylul 1 - 14 ---Çimen
eylul 15 - 27--- bildiğimiz ot
eylul 28 - 30--- isırgan otu
ekim 1 - 15 ---sarmaşık
ekim 16 - 27 --- maydanoz
ekim 28 - 31 ---kıvırcık
kasim 1 - 16 --- dereotu
kasim 17 -30 ---bildiğimiz ot
aralik 1 - 16 ---isırgan otu
aralik 17 - 25 --- sarmaşık
aralik 26 - 31 ---Çimen

isırgan otu-
cekici ve populersiniz.. kolayca arkadaş edinebiliyorsunuz.. kendinden emin tavirlarinizla grup icinde liderlige yakışıyorsunuz. eğer sizin liderliğinizi kabul etmiyorlarsa uygun bir yöntemle kabul ettiriyosunuz, yine olmazsa ısırıyosunuz...

bildiğimiz ot-
utangac ve sevimlisiniz. tanimadiginiz insanlarla konuşmayi sevmez ama arkadaşlarınızla herşeyi paylaşabilirsiniz. arkadaş seçiminde oldukça dikkatlisiniz. sevilen birisiniz. doğayı çok seversiniz öylesine bir otsunuz

sarmaşık-
yerinde
duramayan birisiniz. durmadan ona buna sarılıp duruyosunuz cok arkadaşınız var ve sosyal yaşamınız cok renkli. dedikoduyu biraz seviyorsunuz. sizi taniyan sizin gibi biri daha olmadigini duşünüyor. dikkat cekmeyi cok seviyorsunuz.

kıvırcık-
esrarengiz birisiniz. ne zaman nasil davranacaginiz pek belli olmuyor. bazen herşeye salata oluyosunuz. cogu şeyden ilk sizin haberiniz oluyor bu yuzden cok ilgi görüyorsunuz.

ebemgümeci-
sessiz sakin ama cok zekisiniz. dost canlisi, sevilmeyi bekleyen tavirlariniz ilgi cekiyor. her yerde olmayan insan sağlığına yararlı bir kişiliğe sahipsiniz. kucuk bir arkadaş grubu size yetiyor. fazla populer olmasaniz da yakinlarinin el ustunde tuttugu birisiniz

dereotu -
siz lider olmak icin dogmuşsunuz. ama yapacak bişey yok bazı organizasyonlarda sadece değişik tad bırakıyorsunuz o kadar. sözünü dinleten, dediğini yaptiran birisiniz. kararli
tavirlariniz cevrenizdekileri etkiliyor. insanlarin arkadaş olmak isteyebiliceği birisiniz.

maydanoz-
uyumlu, herşeye maydanoz olmak burdan gelir sıcakkanlı birisiniz. size nasil davranilmasini istiyorsaniz siz de herkese oyle davraniyorsunuz. sadık ve dürüstsünüz, yapmacık insanlara ve dedikoduya karşısınız.

Çimen-
cok hassas ve narinsiniz. (çimlere basmayın ) kolay aşık oluyorsunuz.ne cok utangac ne cok girişkensiniz. arkadaş grubunuzda kırılmaması icin kollanan birisiniz

BUDA JAPON ZEKASI YAWW 

Japonlar araştırdı: Bu otu yiyen ikiz doğuruyor
Muş Kaynarca Köyü'nde inceleme yapan Japonlar, işin sırrını çözdü.
19 Eylül 2007 Çarşamba 08:19

Çok sık ikiz doğum yaşanan Muş Kaynarca Köyü'nde inceleme yapan Japonlar, işin sırrını çözdü. Köyün yaylasındaki bir bitkiden yiyen hayvanlar ve bu hayvanların etini yiyenler ikiz doğum yapıyor.

Muş'un Varto İlçesi'ne bağlı Kaynarca Köyü'nde insan ve hayvan doğumlarının ikiz olması herkesin dikkatini çekti. Öyle ki, Japonlar bile meraklanıp köye geldiler. İnceleme yaptılar. İkiz doğumlara, köyün Çapan Yaylası'ndaki bir otun neden olduğunu tespit ettiler. Bu yaylada otlayan hayvanlar ve bu hayvanların etinden yiyenler de ikiz doğuruyor.

ETİ, SÜTÜ, PEYNİRİ ETKİLİ

Kaynarca Köyü Muhtarı Seracettin Aydın, 1300 nüfuslu köylerinde 80'in üzerinde ikiz doğumun gerçekleştiğini belirterek şöyle konuştu: "İkizlerin fazla olması nedeni ile köyümüz İkizler olarak tanınıyor. Bilim adamları köyümüze gelerek araştırma yaptı. Köyde ikiz hayvan bulunup bulunmadığını sordular. Köyün kuzey batısında bulunan Çapan Yaylası'ndaki ineklerin ikiz doğum yaptığını söyledik. Japonlar bu yaylada çalışmalarını yoğunlaştırdı. Çapan Yaylası'nda otlayan hayvanların da, bu hayvanların sütünü, yağını ve peynirini yiyen insanların da ikiz çocuklarının olduğuna, bunun da dağda yetişen otlardan kaynaklandığına karar verdiler."

YAYLAYA BÜYÜK İLGİ

Köy sakinlerinden 85 yaşındaki Mustafa Kaya, "Artık hayvanlarımızı bu yaylada otlatarak onların ikiz doğurmasını bekliyoruz” diye konuştu.
 
 
Bügün 16917 ziyaretçi (34605 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol